"Haklı ve dürüst olduğunu iddia eden insan, her an tehlikeye atılabilir”
(Thukydides; MÖ. 460-400)
"Tarih bilinci olmayan toplumlar benliklerini yitirir ve diğer toplumlara yem olurlar”
"Acaba Akdeniz'in kaybolmuş olan eski medeniyetleriyle Türklerin alakası nedir? Türklerin cihan tarihinde ve medeniyet aleminde rolleri nedir?”
"Türkler bir aşiret olarak Anadolu'da imparatorluk kurmuş olamaz. Bunun başka türlü bir izahatı olmalıdır. Tarih bilimi bunu ortaya çıkarmalıdır”
"Tarih tezi olgunlaştı. Onun üzerinde yürümek, durmadan çalışmak lazımdır. Bazı imansızlar olabilir, bunlar yol kesenlere benzer, aldırmayınız”
(Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK)
"İlk Osmanlı devletini tamamıyla yeniden ele almak lazım”
"Şimdiye kadar yazılan bütün şeyleri bir tarafa atacaksınız, yeni baştan yazacaksınız”
"Osman Gazi tarihini yeni baştan yazmak lazım”
(Halil İnalcık)
Bu kitap, onomastik bilimi üzerinden tarihsel metinlerin irdelenmesine yönelik yöntem önerisi sunan, farklı isim çeşitlerini, onomastiklerin doğasını ve tarihsel analizler sırasında onomastiklerin ne şekilde ele alınması gerektiğine yönelik ilkeleri ve sınır koşulları ortaya koyan ilk eser niteliğindedir. Özellikle de kişi adları (antroponomlar) ve kavim adları (etnonimler) konusunda ortaya konmuş kapsamlı bir çalışmadır. Ortaya konan özgün yöntem, dil-tarih-coğrafya/topoğrafya konusuna verilen önemle birlikte literatürde daha önce yararlanılmamış birçok kaynak kullanılarak, Osmanlı kuruluş dönemi paradigması çözümlenmektedir. Bu çerçevede, 13. yüzyıl Anadolu tarihi de detaylı şekilde ele alınmaktadır. Paradigmada Osmancık imlasıyla da anılan Osman Bey'in kökeninin; tarih sahnesinde kendini "devlet kurma ve yönetme geleneği”yle gösteren, Herodot tarafından özellikle göçebe Türkî kavimlerden ayrıştırmak maksadıyla "Asil ÇİKler” olarak tanımlanan yerleşik/medeni/uygar Türkî kavme dayandığı ve dahası Osmancık'ın ailesinin Mengücikler diye bilinen aile ile aynı aile olduğu saptanmaktadır. Orhan Bey ile devam edecek olan Osmanlı hanedanının, daha doğrusu Orhan Bey'in atalarının ise göçebe bir Türkî kavim olan Kimek-BAYAT boyuna mensup olduğu, Orhan Bey'in Osmancık'ın bedenen oğlu olmadığı ama onu büyüten kişinin Osmancık olduğu, Osmancık'ın bedenen oğlunun ise Bursa fatihi Balabancık olduğuna yönelik, kalıplaşmış bilgilerden ya da iddialardan oldukça farklı ve şaşırtıcı sonuçlar ortaya konmaktadır. Osmancık'ın Gök Türk – Uygur dönemi öncesindeki atalarının Sasani hanedanına dayandığı, Sasani hanedanının ve onları önceleyen dönemlerdeki diğer devlet kuran hanedan silsilesinin de ÇİK adlı Türkî kavimden geldiği, gözler önüne serilmektedir. Bu çerçevede; ilgili tarihsel sürecin temelini teşkil eden Ön Türk tarihi, derinlemesine irdelenmektedir. Aynı bağlamla ilgili olduğu yine kitap içinde saptanan Antik Mısır, Antik Yunan, İon/İyon, Lidya ile Etrüsk medeniyetlerinin ve kronolojik açıdan onları önceleyen Atlantis'in de ÇİKler tarafından kurulduğu ortaya konmaktadır. Sadece ilgili tarihsel şahsiyetlerin değil, Anadolu irfan geleneğinde adı bilinen birçok meşhur manevi önderin sosyal tarihe yansımış kimlikleri ve yaşantıları da deşifre edilmektedir. Osmancık ve ailesinin manevi yönelimleri ve kuruluş döneminin başat manevi ekolü olması bakımından, ayrıca Alevî-Bektaşî irfan geleneğinin temelini de oluşturan Babaîlik hakkında da detaylı bilgiler aktarılmaktadır.
No comments:
Post a Comment